bitişik ...




bir hızla uzandı
kavradı parmakları masanın üzerindeki telefonu
birkaç saniye en fazla
sonra sanki elleri yanmışçasına
yeniden önündeki masaya telaşla bıraktı
ve öyle bir zaman ellerine yabancı
ve öyle bir zaman kendine gücenik
ve öyle engel olamadığı bir sitemle
ellerine baktı
yada
yada bakmadı belki,
kim bilir belki de baktığında gördüğü elleri değildi
yada kim bilir, belki de görmeyi çoktan unutmak üzereydi gözleri
veya büsbütün körelmekteydi gördüklerini tanımlayıp, anlamlandıran yeri
bir ihtimal de, tıpkı içinde olduğu bu zifir gece
tıpkı arasına sığındığı bu dört duvar
ve tıpkı bu küçük oda kadar
görmekle birlikte çok şeyi de hepten terk eylemişti bedeni
tek kımıldanan az önce titremeye başlayan alt dudağıydı
birde,
birde hani bıraksa ipinden kurtulmaya hırçın bir uçurtma gibi
sızmaya hazır o tuzlu su, ezberden yokluyordu kirpiklerinin çitini
oysa ne zamandır yerle yeksan değilmiydi zaten o kirpikler, sınır taşkınlarına
ve nicedir bir kuru yaprak sayılmaz mıydı ruhu
engel olamadığı o iki sızıntıya teslimiyet anında
yeniden aldı telefonu eline
ki buna isteksiz elleri bir kere daha bırakacaktı ki
son anda vazgeçti
ve açtı parmakları telefonun adres defterini alışkın,
yüreğiyle yarışta feryat figan şimdi her bir hücresi
gözleri
ıpıslak
o yanan telefonunun ışığında iç çeke çeke
sevdiğinin ismini buldu
ki kaç ay
ki kaç tekrar
ve kaç gün batımıyla başlayan bu tek kişilik yağmurlu karanlıkları
sabahlara düğümleyene dek geçen o veremli saatlerde
dakika dakika kan kaybı gibi sancırken her bir nefes
kimbilir kaç uykuya dalmıştı,
telefonunun rehberi o isim üzerindeyken
işte şimdi yine ışığı söndükçe yeniden yaktığı telefonunun ekranından
kalbinin “aşk” deyip
dilinin “canım” dediğinin ismine bakıyordu öyle
ki neredeyse bakışlarını bile engelleyecek bir tuzlu su selinde
ve alt dudağının hala o küçük incinmiş çocuk titreyişiyle
hafifçe bastı parmaklarından biri, bir tuşa
ve açılan tercihlerden
ismi değiştir seçeneğine girip yavaşça
harf harf
hıçkırık
hıçkırık
sildi
sildi, en sevdiğinin ismini
sonra da uyuşmuş gibi boşlukta, felçliymiş gibi kıpırtısız
dağdan bile daha yalnız bir kaya gibi, kaskatı
bir an durdu öyle
belki kalbi durdu o bir anda, o yüzden o da durdu haliyle
belki de öyle içten durmasını istedi ki kalbinin o anda
öyle istedi ve öyle sessiz bir yalvarışla diledi de
bir umut,
bir umut bekledi dileğinin gerçekleşmesini
yada gerçekten takatı kalmadı az önce çırpınan ruhunun
o yüzden mecburen durdu farkındasızca
neyse ki az sonra usulca
ve katar katar akıp duran sessiz damlalar arasında
“kendim”
yazdı
sildiği ismin yerine
“kendim”
ve yeniden kaydet komutundan sonra
halsizce koydu telefonu masanın üzerine …
kucağına düştü bomboş elleri ardından
süresi hatırlanmayan bir zamanın arkasından
dayadı kollarını masaya ve başını gömdü kendi kollarının soğuk yalnızlığına
peşinden de sarsıla sarsıla
hani savunmasız öksüz çocuklar gibi sokakta kalmışçasına
ve kocaman dünyada küçücük kalbiyle kaybolmuşluğuna
gecenin sabaha sokulduğu bir kıyısında
tükenip bayılırcasına
uyuyana dek
ağladı…
ağladı …
ki,
telefon rehberinden bile olsa
bir telefonun
ezberinden bile olsa
üstelik hiç aranmıyacağını
ve üstelik hiç,
hiç arayamayacağını
bile bile
kim ?
kim ? tümden silebilirdi ki
ölen sevdiğinin
ismini …

________



bir anı,
çınlıyor içimde
ve bir ağrının bin vurgunluk derinliğinde
bir acı
nice geceler gibi yine bu gece de
yasını geçiriyor gözlerimden,
yokluğunda tamamlanıyor şimdi, bir ömür yarım saydığım yalnızlığım
ve hep aynı şarkı süzülüyor gözlerimden
en uzun cümlem oldu “ah”,
ki oda tek hecelik
oysa ne zaman baksam eski mektuplara
“her şey”
hala ayrı yazılı duruyor
“ikimiz”
hala
bitişik …

bir anı
çınlıyor içimde
ve canımın kuruyan kovuğunda her dem taze bir ağrı
gündüzleri uyuyup
geceleri uyanıyor göğüs kafesimde
onun dışında hayat, hep aynı
yeryüzü, hep bildik
ki “her şey”
yine ayrı yazılıyor yazılırken
ikimizse,
bitişik
silindik …
____ ^^












Get Your Own Player!

16 yorum:

Masal dedi ki...

yazılarının takipçisiyim,eski adresinden bu yana kaçırmadan okuyorum.ama bu sabah beni benden alıp götürdün şafak...
öldürdün resmen öldürdünn:(

sabahın erken vakti havada yağmur kokusu var ve ben yüzümü buruşturarak,burnumu çeke çeke ağlıyorum...

sözlerin hiç susmasın...

şafak dedi ki...

oluyor bazen hepimize
bi şarkıya
bi yazıya
yada ne bileyim bi sahneye takılıyor
açılıyor örttüğümüz yerimizin birazı ...
ama sonuçta örtünün altıda bizim : )üstüde
ve birikmiş hüznü biraz akıtmak da iyidir : )
teşekkür ederim sesleniş için
hiç birimizin sözleri susmasın
ve günün kalanı, dilerim güzel olsun...

. . . dedi ki...

her şey
yine ayrı yazılıyor yazılırken
ikimizse,
bitişik
silindik …

şafak dedi ki...

: )

EfsuN dedi ki...

tek bir isim bile biryerlere yazilan en mutlu oldugumuz anlarda farkinda bile olmadigimiz kucuk ufacik oralarda biryerlerde oylece vaktini bekleyen gormedigimiz birsuru hatira ki
sadece kaybedince hatira olabiliyo
gidince ve gittigi yerden donmeyince
ondan geriye ictigi bardak ...giydigi terlik biryerlerde el yazisiyla biraktigi birkac satir
daha kolay mi siler olduk hayatimizdakileri kalbimizden
en zorunumu basariyoruz rehberden silememekle sirf ayri yazilmasin diye "burda muallaktayim" =)))

oyku yasanmislikti yasadiklarimizdi bizdendi senden ondan bizden
guzeldi cok sevdim
siir sanirim birkac duzeltme yapilmis olsada yinede iki ayri sayfada kullanilabilir di
bunlarin uzerine yetmezmis ggibi iki gelde atlama ikiz kulelerden dedirtten resimle beraber gayet guzel bir bunalim uclemesi hatta dortlemesi olmus
ama olsun
bilirsin ki en sevdigim evredir bunalim ve sevdim =))

bu ayin yorum oscarini istiyorum ve hakettigimi dusunuyorum =))

şafak dedi ki...

öykülerde ve şiirlerde yazdığımız
yada yazmaya çalıştığımız
kurguladığımız yada hayal ettiğimiz belki öylesini ...
hani bütün koyuluğuyla yaşanan
ve yaşamı kaplayan aşklar
hani koyuluğunca mavi
ve derinliğince
içinde gönüllü vurgun yediğimiz sevdalar oluyo
yani senin söylediğinden çıkarsak
öncesinden de
yani bir zoraki ayrılık öncesinden de
yani onlar yan yanaykeler
yani birlikte
işte o zamanlarda da
küçük şeylerin birlikte olunca büyüyen anlamlarını
sade ve kendi renginde bölüşülen şeylerin
ruhu çektiği o huzurlu ve güzel kıyıları
bir avuç içinin,
sıcak yuva duygusunu
bilen
kıymetinin farkında
incelikli seven
ve sevilen kişiler
olduğunu varsayıyoruz /çabuk var say sen de : )/
yani yaşadıklarımızı değil yaşayamadıklarımızı belki
yada yaşadıklarımızdaki "keşkeleri" değil
daha çok, yaşaya ma dıklarımızdaki "keşkeleri"
yazıyoruz yada yazıyorum yada neyse ne : )
sen öyle oku : )
öyle anlamlandır
yorma beni işte : )
ve harbiden her bi yanına bakmış
her bi detayına eğilmiş bi yorum olmuş : )
ve evet
resimdeki hatun ne içli ne iç burkucu bakmış, canimmm ya kiyamammm : )
şiirse, aslında uzamaya meyilliydi : ) ama
bi sussss be bi susss : ) dedim kendisine ben : )
neyse ve kısaca, evet ayın oskarını iç huzuruyla veririm sana
zaten cömert yaradılişlıyım zaten : )
zaten hiç naz yapmam : )) verdim gitti : )
güzel olsun günü senin
ve sevsen de sen
mümkünse bunalımsız olsun işte : )

EfsuN dedi ki...

mumkunse benim yorum altlarimi uykulu geceden kalma ve halen gozunu acamamis yari kapali halde yaz
inanki daha aydinlatici ve anlatimcil oluyo =))
ve mumkunse sen tatilde yapma uyuma............
son birsey" ne diyosun sen beeeeeeeeee" =))

Adsız dedi ki...

İçimde tarifsiz fırtınalar kopuyor gene okurken yazını,şiir şu anki ruh halimi yaşadığım şeyleri anlatıyor sanki, çalan fon ise tam bir felaket gözyaşlarıma hakim olamıyorum.yazını tekrar tekrar okuyorum sanki senin yazdığın ama benim kendime itirafım gibi of şafak gene derin derin düşündürüyosun beni, tlf rehberinden silsekte o vefasızları, yırtıp atsakta mektupları aklımızdan kalbimizden nasıl silinir ki varmı bunun bir çözümü söylermisin şafak...? (Daimi ziyaretçin)

şafak dedi ki...

efsun'a;
ödülü alana kadar : ) ne şahanesin şafak
ne harika yazmişın : ) ne mükkemmmel ne eşsizin şafak : )
ödülü alınca saniye sektirme anında çemkir
gıcıkkkkkk : )

şafak dedi ki...

daimi ziyaretçime : )
muhtemelen yorum altını sevmiycen : )
ve muhtemelen soruna istediğin yanıtı bulamamış olucan,,,diyerek başlıyorum : )
yazıdaki durum ve orada telefonundaki ismi silip yerine "kendim" yazanın durumu biliyosun ki farklı
o parçasını ölüm yoluyla yitirmiş
yani senin yakındığın yada seni üzenler gibi değil yaşamışlığı ..
ve senin yakındığın ve canını acıtan durumlar için de bi çözüm yok benim bildiğim : ) üzgünüm
biraz yapıyla ilgili böyle durumlar sanırım
biraz da nasıl algılayıp yorduğunla ilgili durumu
herkes üzülür elbet senin dediğin durumlarda da
ama sonuçta
hani biri senden uzak yaşamak istemiştir hayatını
hani öyle çekmiştir canı
ne bileyim onda bitmiştir senle bölüştüğü şeyler
ne yapsındır bitince, o da gitmiştir işte
kimse bitsin diye de başlamaz elbet : )
ama bitince de gidilir er yada geç
ve bitmemiş olanın durumu zordur haklısın : )
ben misal, peki der, silerim bende olsun istemediği herşeyi
sen daha derin üzülürsün belki
bi başkası daha da dağılır kimbilir
dedim ya birazda belki yapı yada bakış açısıdır kilit belki
ama yine de üstesinden gelebilir insan böyle şeylerin
tamam üzülürsün taş değil kimse ki üzül
efkarın çökünce kaçma bırak dokunma çöksün
yaşa onu da
yaşa ki tükensin
azar azar eksilsin
bi gün gelir bakarsın
yalnızlığını bi başkasıyla yeniden bölüşmek istiyceksin belki : )
ve bi umut : ) o belki öncekiler kadar vefasız olmuycak : )
sana diyebileceğim bi bu : ) yani amatör polyannacılık : )
üzgünüm sihirli kelimelerim yok kısaca : )
ve dedim ya yazıdaki farklı bi durum
ölümün çekmesiyle çözülen eller başka
darlanıpta canı yenilik çekenler bambaşka : )
yoksa ömrümüzden gelip geçen herşeyin
izleride geçer gider bir şekilde zamanla
özlenen, ve izleri hiç silinmesin istenesi olanlar : )
ömürlerini karşılıklı birbirine düğümleyen
ve ömürleri kadar kalplerini yanyana bırakanlar olmalı ..
ee be şafak,,o dediğin şeklini bulmakta sayisaldan altı tuturmaktan daha zor dersen : ))
haklısın derim : ))
neyse çok uzun bi yorum altı yazdim
ama biliyorum sen sevmedin : ) demiştim ama : )

1demethuzun dedi ki...

Sanki,
okunan bir romanın X sayfası ile Y sayfası arası yazılan satırlar gibiydi bir solukta okunan. Ve en can alıcı bölümü özenle seçilmiş okuyanın içini burkan türdendi.

Ve güzeldi.

Ve kabul etkilendim…

Geçen hafta seyrettiğim bir dizi geldi hemen aklıma. Dizinin tamda orta yerinde uyuyakalmışım ama sonunu yakaladım. Kaçırdığım bölümde neler yaşandı bilmiyorum. Neyse, oradan bir bölüm aktarayım hemen sana.

Esas kız ve esas oğlan taaaa eskilerden birbirlerini seviyorlardı. Tamda evlenmek üzere iken bunlar kaza geçiriyorlar ve esas oğlan ölüyor. Aradan yıllar geçiyor ama esas oğlanın telefon numarası İsmi silinmeden hemde üzerinde hiç değişiklik yapılmadan esas kızın telefon rehberinde kayıtlı duruyor. Esas oğlan unutulmaya yüz tutmuşken yada unutulmamış esas kızın yüreğinde yaşarken, esas kızın telefonu çalıyor. Arayansa yıllar önce ölmüş olan esas oğlan… Tamda burada dizi bitiyor. Kimdi arayan? Esas oğlanın telefonunu kullanan biri vardıda esas kızmı bilmiyordu? Arka arkaya cevabı şimdilik bilinmeyen onlarca soru… 1 hafta bekle işin yoksa. :)

Bunu niye anlattım ki, ne bilim işte o dizi canlandı gözümde birden. :) İşte böyle.

Senin ve sevdiklerin için güzel bir gün olsun der ve ben çekip giderim.

İyi bak kendine.

Ne uzun yazmışım. :)) Sıktıysam affola…

şafak dedi ki...

: )
hoşgeldin
bilirmiydin buranın yolunu sen : )
ve çok ayıp, niye sıkılayım, kimse de böyle düşünmesin lütfen
yazan yazmaktan sıkılmadıktan sonra, ben okumadaktan sıkılmam hiç : )
ve mevzu bahis diziyi biliyorum : ) severdim müziklerini ben onun
ve hatta bahsettiğin sahnesine de denk geldiydim
ve bende sadece sonuna rastlamıştım : )
telefon hikayesinin sonucunu sen kadar merak etmemekle birlikte . )
ben asıl o dizinin senaristlerinin
nasil bi yaşanmışlıkları
nasil bi ilişki deneyimleri olduğunu merak ediyorum gerçek hayatlarında : )
düzenli takip etmedim ama her senesinde bi kaç bölümüne rastlayıp az yada çok kaldırdım başımı baktım
ve her bakışımda
buradaki dört genci hiç aynı kız yada erkekle sevgili yakalayamadım : )
len bu kız şu çocukla sevgili değil miydi diyorum
ee şimdi diğeriyle birlikte ve bunlar hala kanka : )
sona bi kaç ay sona rastlayışımda bu defa diğeriyle diğeri : )
böyle kaç tur döndü bunlar kendi aralarında : ) ben ipin ucunu kaçirdım : )
ya delimisiniz siz çocuum izmir hesapta kaldırın başinızı bakın bi etrafa ya
ne bu sürekli bi çif sevgili sonra çiftler yer değişsin sevgililikte : )
bu senaristlerin nasıl bi birikimleri var arkadaş ya : ))
hayir ciddi anlamda eleştiri yapmiyorum tabi ki
bana ne . ) dileyen dilediğince yaşasın taraftarıyım ben
ama merak etmeden de edemiyorum : )
bu sevgililik döngüsü bi benim mi dikkatimi çekti : )
bi ben mi "haydaa ama ne iş lennnnn" dedim : ))
neyse konu konuyu açti bak nerelere geldi : )
şimdi bende mi sana sıktıysam özür diyeyim : )
yaa yaa : ) böylede unutmam işte : )
güzel olsun senin de günü ve gönlünce ...

1demethuzun dedi ki...

Biraz nefes almak adına pc karşısına oturmuşken burada buldum kendimi. Demekki yolu unutmamışım. :))

Yeni yeni şiirler eklemişsin ve ben zamansızlıktan uğrayamaz olmuşum buralara. Kendi bloğuma bile uğramaz oldum desem yalan olmaz. Geniş zamanlarda ve sakin kafa ile gelip okumak isterim şiirlerini tek tek tek tek tek tek... :)) Eminim eski şiirlerindeki tadı yine bulacağım.

Gelelim diziye. Şimdiki dizilerde moda o zaten. Kimin eli kimin cebinde belli değil modundalar. Örnekse, Aşkı memnu, Yaprak dökümü, unutulmaz (dı galiba dizinin adı) Şimdilerde konu sıkıntısı yaşıyorlar sanırım. :))

O diziyide kızım sayesinde seyreder oldum. Ayrıca müziklerinide beğeniyorum.

Neyse yorum altı yazdıklarını okumakta sıkılmadım. Ama illede özür dileyeceksen içinde kalmasın reca ederim. Özür dileyebilirsin. :)

Neyse yorumumu göndereyimde sörf yapayım biraz.

Hoşçakal.

şafak dedi ki...

: )
dizilerden diğer saydıklarını takip etmiyorum
izliyceksem içinde bi mantık bi akış olmayan beni güldüren bişi olmalı
zaten kendim darlaniyorum bide manyaj bunalım dizilere bakıp bide onların durumlarına üzülüp
hepten verem mi olucam be : )
gerçi aşkı memnunun reklamlarına denk gelince bakiyorum : )
elde olmayan bi bakiş diyelim biz ona : ))
esas hatun baktiriyo valla yalan mı diim : )
yazik o kadına ya dizide ayrı genelde ayri : )
dizideki yakışıklı elemanın hayranı kitle ne uyuz olup ne beddua ediyodur kiskançlıkla : ))
kiyamam canim ya : ))
neyse ya bize de baksana
iki dakikada elbirliğiyle
dizileri yerin dibine gömdük : )
ha bu aradas, özür dileyebilirsin engel olmuim filan demişin : )
cesarete bak : ) bi çok çok gıcığa ben ettim sen etme dedirttiğim bi sır değilken : ))

Adsız dedi ki...

yok be şafak yorumunu beğendim aslında haklısın; şiirdeki anlatılanıda çok iyi anladım taa en başından..
sanada her seferinde güzin ablalık sorular soruyorum :)kusura bakma dediğin gibi herşey bizde başlıyor ve bizde bitiyor...
Ama biliyomusun ölümün çekip alması bazen çok daha iyidir vefasızlıktan iki yüzlülükten,ölüm acısından daha zordur haketmediğin halde haksızlığa uğramak haketmediğin halde terkedilmek ve en zoruda ne biliyomusun o kalbine hançerler saplayıp giden insanın bigün dönüp ayaklarına kapanması ve senin ne yapıcağını bilmiyor olman muallakta kalman aklınla kalbin arasında harplerin çıkması ve bu savaşı nasıl kazanıcağını yada kaybediceğini bilmiyor olman...neyse bu konuda yazıcak çok şey var aslında ama biliyomusun bazen ölüm haketmeyen insanları bile devleştiriyor asilleştiriyor keşke ölümün güzelliğini herkes haketse...(daimi ziyaretçin)

şafak dedi ki...

: )
daimi ziyaretçime : )
harbiden ya beni bi sorun çözücü bi herşeyi bilen kurum olarak şey etmesene sen bence de : )
tamam,, beni yeryüzünde hiç bi insan tavrı şaşırtamaz artık : )
ve tamam çok yüzlü tavırları sezebilirim belli etmesem bile
ama söz konusu bi başkasının hayatıyken öyle kendi bildiğimden atıp tutmam : )
ki zaten ben normalde yangına benzinle koşmayı severken : )
ve bakma burada yazarken akıllı uslu bi duruş şey edeyim diye kendi kendime arada şşşttt diyorken : )
tutar bi boş anımda
veririm gazı sana : )
ki kesin doz aşımı olur : ))
ve olacak işin bozulur : )
yada olmayacak şey başina gelir : )
sonra çokk kulağımı çinlatırsın
ahhh şafak bidaha senin sözünü dinleyeninnnn... diye . ))
ve senin durum harbiden karışikmış : )
ama yinede illa burnumu sokacam ya : )
derim ki kalbine bak boşver aklını beee
yani kalbin
- ben çok kırıldım bu kırıklarda aşkı tutamıyorum sızıyo gün gün eksiliyo diyosa da dinle
- geldi ya ve seviyorum işte kimi kandırıyorum
demekteyse de uy, kalp sesine
matematik problemini nasıl kalbinle çözmüyosan
gönül işine de aklını sokmaaaa : ) derim ben
sadece sessizlikte dinle
sana illaki bi yön gösterecektir kalbin
ve yokkkkkkkkkk
kimse ölmesin yakın, uzak
yabancı, tanıdık kimse ölmesin
ki asalet ve incelik ölümüyle değil
yaşarkenki tavırları ve sokuluşlarıyla şekillensin herkesin
zaten öyle kazık çakacakmış sanıldığınca
tırnaklarını geçirme gayretlerinde
ve hırslarında unuttuklarınca
tükettiklerinde
tekrar tekrar yeşerecek ağaçlar kadar
uzun ve bitimsiz değil hayat
bu yüzden herkes yaşasın yaşayabildiğince
ve herkes nerede mutluysa orada olsun hep...
der ve gülümser : )
ve kaçar bu ben
görüşürüz ...